24 Temmuz 2008 Perşembe

ŞİİR YAZASIM GELİYOR

ve bir an şiir yazasım geliyor.
klavyeyi itip kakasım
dört duvarlı nefes alasım
terli bir alın göresim geliyor.
kafamı kaldırıp tavana bakıyorum.
kollarım uzanıyor caddelere
sonra sahile iniyorum tek başıma,
ve bir bardak demil çay rica ediyorum.
çayımı içip durgun denize bakıyorum.
ah bu sıcaklık, bu güneş
bu kör olası güneş çay bardağıma vuruyor.
gözlerim kamaşıyor.
sen geliyorsun
göremiyorum.

MERVE ARCASOY

ARAMIZDAKİ

aramızdaki diye şiir yazmış biri .bana bu büroda hemen ibr yazı yamza isteği iuyandırdı bu söz...
aramızdaki.
hakikaten aramızdaki, ne güzel laftır değil mi?
herkesin arasında olur biter binbir türlü işve cilve ve bunun gibi bir sürü şey.dokunup da tanıyamadığın, söleyemediğin ya da hiç söylemeye gerek görmediğin şeylerdir aramızdakiler, onların arasındakiler, insanlar arasındakiler ve kadın erkek arasında olup biten, bazen olmaya yazan şeyler...
devamlı arabalar geçiyor bu caddeden.devamlı klakson sesleri...inanır mısın alıp başımı gidesim gelmiyor.allah seni inandırsın ki canım alıp başımı gidesim istemiyor...bu kalabalıkta, bu seslerde, bu çekiç atışlarında, klavye tıklarında, sıcaklıkta eriyip şu çapraz masaya adeta bir sakız gibi yapışasım geliyor. yapşayım ve orada bir yanım kalakalsın istiyorum.orada kalsın ki gelecekte olup bitenleri görsün ve duysun şu erimiş ve yapışık sakız.
bula bula sakız mı buldun?
ola ola sakız mı olacaksın?
aman tanrım etme eyleme bir kalem olmayayım şu avukatlık bürosunda, bir kağıt olmayayım.
aman ha!
aramızdaki bu arada kalanlar ,güzel sohbetler bende kalsın. ben mutluyum sohbet hatıralarımla.
seni görürüm veya görmem. tıpkı insanın ölürüm belki bugün yarın cenazem kalkıverir üsküdardan diyememesi gibi birşey bu.nerden bilirim hangi noter nerede beni sana getirir. güzel böylece oturmak, sakin ve usul usul bakıvermek sana. bu sıcak, belki de kahrolası havada bir büroda, bir klimasız büro odasında,yüksek tavanlı dört duvarda ,ne bileyim burada işte...

güzel kahkahalar, adrenalinli koşuşturmalar güzel.
bana tanıdık bu kahkahalar, bu aramızdakiler.
bu aramızdakiler bırak aramızda kalsınlar.
bırak derken ben bana bırak diyorum. elbette aramızda kalacak bu sıcak güniçi sohbetler,güzel bir akdeniz akşamı gibi, rüzgarın esmediği bir akşam ben bu aramızda kalanları düşünürüm bir ara.
ve birgün karşılarız başka bir sıcak havada belki dört duvar belki göğe yükselen ağaçlar arasında.
aramızda kalsın.

9 Temmuz 2008 Çarşamba

insan illaki mutsuz olduğunda mı yazı yazar?
bazen öyle garip bir duygu sarıyor ki insanı mutlu olmaktan korkyorum, bunu kendimden bile saklıyorum.
burası o kadar güzel ki...
insanlar o kadar canlı ve insan ki...
şanslıyım diyorum kendi kendime. neden şanslıyım?
en azından şöyle düşünelim 3500 öğrenci kabul eden bir üniversitede okuyorum ve bunu hissediyorum ve eminim ki o 3500 öğrencinin benim ülkem kadar güzel bir ülkesi yok. ^^başka İstanbul yok! Öğrenin bunları !^^ der babam, gerçekten de başka bir İstanbul yok. insanların tıpkı bir sevgili gibi kendilerine ait olduğunu hissettiklerri memleketleri ve vatanları yok. öyle güzel bir yer ki burası...her semti , her sesi, her adımı bir başka... anlatılamayacak kadar güzel.
şarkıları, insanları, kokuları o kadar ilgi çekici ki...o kadar özeliz ki ve her bir birey olarak öylesine bulunmazız ki işgallere maruzuz her zaman.
hep kıskanılmak...dinimizle, dilimizle, müziğimizle, unutkanlığımızla hep kıskanılıyoruz.
ve herkes herşeye rağmen hep birlikte.
çok basit bağlantılar kurabilirim size dinimizle ilgili.mesela diyebilirim; tanrı bizim dinimzden başka bir din neden yollamadı tekrar? çünkü o en yeterli olanı ama ama anlayana... peki bu meşhur sezar nerede yetişmiş? zamanında françois 1 i kim kurtarmış? ya Muhteşem Süleyman? ya Nuri Bilge Ceylan? ya Ahmet Kaya Pere la chaise mezarlığında yatan Moliere in yakınlarında ?
ne bileyim yüzlerce sebep işte... öyle bıyık altından gülmek geliyor ki insanın içinden... evet biz Türkiye Cumhuriyeti'inde yaşıyoruz ama Osmanlı ölmedi ki..hala çok uluslu ve inadına beraberiz. evet asarız da keseriz , barbarlık mı ?
ta kendisi sizsiniz :) bizden ancak insanlık öğrenebilirsiniz . siz harry potter ayinlerinizle çok muhterem hristiyanlar bizleri terörist ilan ettiniz müslümanız diye. terör ispanya da da var, italya da da, almanya da da. evet fransa da yok çünkü o rahat ve tembel toplum grev yapmaktan güçsüz teröre el uzatamıyor maalesef. ingilizleri saymıyorum bile :) gökyüzünde güneşli bir gün aramaktan teröre vakit kalmıyor.
bizler doymuşuz belki de birçok şeye. bizim bayramlarımız var et yediğimiz ve tatlının dibine darı ektiğimiz. meyhanelerimiz var içmekten sarhoş olduğumuz. danslarımız var adlarını unuttuğumuz. olağanüstü bir müziğimiz var hem anlamlı hem de sanat olan.ne bileyim biz sizin gibi ortalığa düşmeyiz ama biz hem dünyanın bütün kadınlarından güzelizdir hem de adabımızı biliriz. ve de erkeklerimiz sadece sizler gibi değil erkek baba olabilirler. bizim guatemaldan getirlimiş kahvelerimiz yoktur sabah kahvaltısında içtiğimiz. bizler rize çayı içer, kaçak çayı ise harmanlar içeriz.
yani diyeceğim bu boş kafalı sanatçık fransızlar, hani şu french fries, french kiss, french haute couture falan feşmekanın sahipleri bizim kenarımızdan geçemez.
avrupa birliğine girip de bu küreselleşmenin bir parçası olmamalıyız biz. çünkü biz insanız ve insan iş gücünü ayaklar altına alıp starbucks peçetelerine doğayı koruyalım yazamayız. siz isterseniz seda sayan la dalga geçen ama insan olmak böyle bir şey, siz anlamazsınız. e burada da müslüman olmanın cilvesini görmek mümükün ama tabi faslılar gibi fransızca konuşup bayramlarda camii de sabahlamayız biz :)
biz Türk'üz .yapılacak tek şey var sizler için: korkun bizden :)

MERVE ARCASOY

6 Temmuz 2008 Pazar

ergenekon

Tam da başka şeyler yazacaktım ki…ntvmsnbc yi okudum, mynet iokudum , hürriyet iokudum ve gene sinirlendim.ergenekon kim? Ergenekon soruşturması nedir?
Peki ya bunca büyük arazi de bir tek ve sade tek bir terör örgütü varken bu meşhur Ergenekon terör örgütü ikinci midr? Demek iki adet terör örgütümüz var : biri Ergenekon diğeri pkk.
Pkk açık ve net, kanlı ve iddialı. Peki ya Ergenekon ? o sadece şüpheli, gözaltılı, kuşkulu, olabilirli ve kanıtsız. Nasıl bir yargı ki bu? Nasıl bir emniyet ki ? dünyanın hangi ülkesinde hangi toplum veya dünyanın hangi toprağında devletsiz bir ulus bir grup siyasetçi, asker, devlet memurundan terör örgütü kurulduğunu varsayar? Bunu araştırmaya gerek yok! Terör örgütleri sadece ve sadece genç beyinlerden oluşur. Genç ve delikanlı gruplardan .serseri kurşun misali etrafa seken korkusuz genç beyinler…peki ya bizim içeri attığımız, saatlerce günlerce yargıladığımız dede ve amcalar bu kadar delikanlı ve şuursuz mu?
Allahaşkına diyeceğim. Allahaşkına… hani şu sizin Allah ınız , üstünüzü başınızı örttüren sizi çırılçıplak yaratmasına rağmen , o nun aşkına yapmayın!
Neredesiniz? Zaten çok geç kalmışsınız.çok ama çok gerilerdesiniz. Gündemi mi meşgul ediyorsunuz? Unutturacakmısınz? Ata o bu dediniz ben unutmadım. Atamalar yaptınız devletin her bölümünde unutmadım. Halkı ikiye böldünüz unutmadım. Osmanlı nın yadigari bizim olanı bizim ortak mirasımızı evine topladınız devletimi Avrupa insan hakları mahkemesine şikayet eden cahil örtülüyü unutmadım. Sosyal güvenlik paketi diye boş bir hediye paketi yaptınız unutmadım. Elektriğe zam, doğalgaz a zam yaptınız unutmadım. Emeklinin maaşından çaldınız unutmadım. Oylarımızı çaldınız unutmadım. Üç kuruşa satın aldınız cahil oylarımızı erzak poşetleriyle unutmadım. Yazarları satın aldınız unutmadım. Beyazperdeyi satın aldınız unutmadım. Üsküdarımı, fatih imi işgal ettiniz ses etmedik. Ulan beyoğlundan, tramvayımdan ne istediniz be dinsizler, be imansızlar?
Ne istediniz atlas pasajımdan , Üsküdar- Kabataş motorumdan ?
Her yere girdiniz , misyoner (!) lisemi bile işgal ettiniz .helal olsun be size.
Sizin bu yaptığınız sinsiliği Apo bile yapmadı be! Hani yüklenirsiniz ya Apo’ya ey milliyetçiler,ey kurtlar , ey Asenalar neredesiniz? Turgut a bile razıydık bir zaman bizi dünümüzden beter ettiniz. Alın o meşhur allahınızı diyeceğim ama o aklınızdan geçen neyse o kalbinizde değil uzak durun benim varoluş kaynağımdan .siz onun yakınında olamazsınız…
Benim kuranımın çiçekleri solmaz iki at gözlüklü okuyuşta ben onu hergün kitap sayfalarımda buluyorum belki bir medeni belki bir anayasa kitabımda… benim kuranım sizden çok ama çok uzaklarda onu da gözaltına alamaz, onu da cezaevine sokamazsınız ya …
Varsın cezaevleri dolsun varsın yıkılsın mahpushane Atatürk çü dolsun nazım ı koydunuz da durdu mu aklı dört duvar çevrilince? Kalem yazmaz mı kapanınca kapı? Benim kuranımdan dökülen ezan duyulur her rutubetli duvar dibinde hiç merak etmeyin.. zaten başımıza ne geldiyse sizin ve bizim kuranımızdan sizin ve bizim gözlüğümüzden geldi. Ya at gözlüğü takacaksın yada transparan gözlüğünü ayaklar altında ezeriz dediler bize…
Ama suç kimde? Suç benim unutkan aklımda ,suç benim körolası saflığımda , suç benim zavallı vicdanımda … biz sizi bizimle bir tuttuk …bir şey olmaz yaklaşsın dedik…
Ne yaşandıysa ya bu kahpe Bizans ın kızı İstanbul da ya da deniz görmemiş, kör okur Ankara da oldu .
Sizin adaletinizde ,emniyetinizde ,dininizde ,imanınızda , demokrasinizde külliyen yalan. Sizin yalanlarınız öyle ansızın öyle saldırgan ki kirletiyorsunuz milletimi … gökyüzü öyle karanlık ki sizin gündüzlerinizde terk edesim geliyor bu diyarı … bir sabah vapurunda uyanasım geliyor tek dişi kalmış canavarında lojmanında ve canım çay istiyor … elimi uzatıyorum sabah vapurum çoktan yol almış, kolum havada kalıyor...
Binbir deprem olası geliyor yerin , göğe bakıyorum eyvah fırtına da orada… ıslatıyorum mezarları ,titret,yorum birer avuç topraklarını aydınlarımın kalkın diyorum…
Uyanın bir gemi kaldıracağım adı Ergenekon …kaçın ey imanlı kafirler dalgasından korkun bu Ergenekon un çünkü o şüpheli ve gözaltılı… ışığınız çarşafın altına giriyor ve kadınlar çırılçıplak bu gemide …bu gemide her yer lale çürüğü her yer çatlamış ampul…
Lanet olsun kimse uyanmıyor!

MERVE ARCASOY

24 Mayıs 2008 Cumartesi

akdeniz masalı

gözlerimle açmak istiyorum bir pencereyi.
akdenize açılan beyaz çıtalı bir pencere.
pencere denize,akdenize açılsın istiyorum.
pencereyi açıp atlamak istiyorum.
serin,yemyeşil bir suya atlamak istiyorum.
uyuşmuş bacaklarım suyun soğukluğunu hissetsin istiyorum şiddetlice.
ben atlarken rüzgar essin,kuvvetli bir rüzgar essin istiyorum.
yemyeşil ağaç toplulukları geçsin yanımdan.
koyu yeşil portakal ağaçları.
yemyeşil dağları geride bırakıp suya ulaşayım.
yeşil,mavi sulara...
içinde yemyeşil bir dünyanın olduğu akdenize.
serin ama çok serin bir suda nefes almalı bedenim.
ellerim ve ayaklarım hiç hareketsiz ilerlemeli bu suda.
dalgalar beni derinliklere ta derinliklere taşımalı.
suyun içinde başımı kaldırmalı ve güneşin bir ışığını görmeliyim.
sonra dalgalrın beni götürdüğü yere gitmeli, savrulmalıyım.
denizin en dibinde durmalıyım.
oksijensiz kalmalı ve derin upuzun bir uykuya dalmalıyım.
denizin dibindeki o yumuşak toprak yani kum tanecikleri örtmeli bütün vücudumu.
açıkta kalan yerlerimi deniz canlıları yemeli.
oracıkta bir kum taneciği öbeği haline gelmeliyim.
dalgalar bu kum taneciği öbeğini , yani beni yavaş yavaş atlas okyanusuna taşımalı.
kıyı kıyı dolanmalı, oyalanmalıyım akdeniz de .
önce beyrut a sonra tel aviv e uğramılıyım.
daha sonra iskenderiye de biraz dinlenmeli bu kum taneciği öbeği.
iskenderiye den sicilya ya kadar savrulmalı tunis e varmalıyım.
oradan oran a geçmeli ve cebelitarık tan atlas okyanusuna geçiş yapmalıyım.
atlas okyanusunda bir katil balinanın bir sırt yüzgecinde serin uçsuz bucaksız sulara atılmalı ve kaybolmalıyım.
MERVE ARCASOY

18 Mayıs 2008 Pazar

ŞEHİR

‘Bir başka ülkeye,bir başka denize giderim,’dedin,
‘bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem ,nereye baksam ,
Kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
Boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.’

Yeni bir ülke bulamazsın,başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.Sen gene aynı sokaklarda
Dolaşacaksın.Aynı mahallede kocayacaksın;
Aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok,çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada,bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
KONSTANTİNOS KANAVİS
Çeviren:CEVAT ÇAPAN