15 Kasım 2009 Pazar

nefesiniz size kalsın

Bugün başka günlerden farklı.bugün başka bir şey yazmak istiyorum.
Etrafımızı saran şu beyaz ve krem renkli duvarlar- renkli duvarlara hergün baktığınızda renklerini görmezsiniz-içinde kurduğumuz dünyalarda bizi belki de en çok mutlu eden şey hakkında. Başarı falan değil, kimilerimizin bu umurunda bile değil başarı. Bu, kadın -erkek,erkek-erkek ilişkileri hakkında.başka bir alternatif sunamıyorum, zira başka bir alternatif etrafımda hiç ceryan etmedi.evet , dediğim gibi ilişkiler.ilişkiler üzerine biraz düşünmek istiyorum.çünkü belki de bu benim tamamiyle dışında kaldığım bir konu resmi olarak.resmi olarak bir ilişki içerisinde olmayışım.in a relationship dedikleri şu yüce çemberin dışında kaldığım doğru. Peki neden? Hayır bu soruyu sormuyorum.gereksiz. ne kadar zor yazması. Nasıl bayat geliyor bu, bana ve de ne kadar manasız. İçi boş bir kutu. Çöpe atsanız daha iyi. Çünkü etrafım bunu öylesine sıradan, alışılagelmiş hale getiriyor ki bu benim burnuma küflü ekmek kokusunu getiriyor. Yeşil, mavi ve gri renklerde bir küflü ekmek kokusu ta burnumda. Facebook a konulan resimler, alınan Amerikan markalı giysiler, paylaşılan sıradan Türkçe pop müzik şarkıları, arkadaşlarla yapılan internet sayfaları üzeri yorum savaşları…ah küf kokuyor. Oysa benim anladığım ışın ötesi kadar uzak, rengini dile getiremediğim kadar çok renkli, ilişkilerden anladığım ve öylesine zor, aynı zamanda da basit bir etkileşim. İlişkiler sandığınız gibi sadece genç insanları içermez. ilişkiler genç ve yaşlıları da içerir. Sadece yaşlıları içerenlerse bana biraz uzak, o konuya giremem. Sandığınız gibi konser çocukları arasında yaşanmaz ilişkiler. İlişkiler kitaplar arasında, pencere önünde, bir market poşetinde yani günlük ve tekrarlanan her akt da yaşanır. Onu umursamazsınız, onları umursadığınız anda göze çarparlar. Yani otobüse bindiğinizde birkaç koltuk ötesinde size karşı oturan kişiyle bir ilişki içerisindesiniz eğer belirli saatlerde aynı numaralı otobüse biniyorsanız. Markette çalışan görevli sizi tanıyorsa, adınızı bilmeksizin merhaba diyorsanız alışkanlık gereği, bu da bir ilişkidir önemsenmeyen. İlişkiler kontörlere levhalaştırılmış konuşmalar ve gülüşmeler, hatta adet yerini bulsun diye yapılmış cilveli tartışmalardan oluşmaz sadece. Bunlar bilindik ilişkilerdir. Bilindik olmayansa senede 3 kere mailleştiğiniz ve her mail attığınızda cevap aldığınız iletişimlerdir. Ya da bir kış günü aylardan sonra cihangir de bir kadeh şarap içip, kaldığınız yerden devam etmektir 6 ay önceki sohbete. Sevişmekse saniyelere bakar. İstanbul gerçeğinde biraz daha komplikedir bu. Komplike kelimesi ne kadar da yerinde çünkü bu ne zor ne anlaşılmaz, bu komplike. Sevişmekse ilişkilerin ne kadar da dışındadır İstanbul da. Hakkını veremeyenlerle doludur, yakınından geçmeyenlerle ve de kıvranan yanlış yöntemlerle.

Ve insanlar sıkıldığında, başka yollar ararlar, başka ilişkiler. Erkekler kadınlarla anlaşamamaya başlar. iş arkadaşları onları nasıl da dinliyordur. Nasıldır acaba öpüşmek Mehmet’le sorusu beyinlere 6 saniye de bir geliverir. Bu Ayşe’nin göğüsleri sutyenin gösterdiği kadar mıdır sorusunun dışında bir sorudur. Dikkat edin, bu mehmet’i düşünmektir. Bu onun üzerindeki gömleği beğenmek değildir. Bu onu hayal etmektir ve bunu kendine bile söyleyememektir. Neden bu kadar da komplike bütün bunlar? Bu sorunun cevabını ben bulacak değilim, yakınından geçemem, yanıt bulmanın bu soruya. Bu sorunun cevabı arkadaşsız olmakta bana göre. Arkadaşlarla iletişim kuramamakta. Haftasonu mehmet’ e mahkum olmakta. Ayşe nin göğüslerine katlanmakta. Bu evlilik müessesine bağlılıktan ve de özgür cinsellik eksikliğinden. Bu konuşamamaktan ve de kendini ifade edememekten. Dolayısıyla da okumamaktan, okunmadığı için de okumayı unutmaktan. Ve okunanları hiç yazmamaktan… Bu şekilde bir döngü bu bana göre.bu gri girdap sizi internet sayfalarına, yazım yanlışlı iletilere itiyor, düşürüyor. Kendisi için bir şeyler yapmayan, adeta balina sürüleri halinde yaşayan insanların durumu. Kendini tanımayan, kendini düşünmeyen insanların içinde bulunduğu bir girdap bu. Bir de bu girdabın içinde olduğunu fark edenler var. fark edip içinden çıkmaya çabalamayanlar grubu mevcut bir de. Alışkanlıklarından vazgeçemeyen, korkularıyla yüzleşemeyenlerin durumudur bu. Evlenememekten korkan, başka birini bulamamaktan kokan kızın, seks yapamayacağını düşünen erkeğin, ücretsiz sex partneri bulamayacağını düşünen erkeğin düşüncesidir bu. ya da hiç onsuz kalmadığı için bu koca dünyada, ne yapacağını bilemeyen kişinin durumudur. Tek başına hiç alışveriş yapmamış, hiç sinemaya gitmemiş, kendi sevdiği dondurmanın hangisi olduğunu unutmuş kişidir bu. Ya da hiç soluk almaksızın, kendini başka birinin kollarına atan kişidir. Parmaklarında yüzük taşıma zorunluluğu hisseden insanlar risk alamaz. Yalnız ilişkiler kurmanın tadına varamaz. Birini düşünmenin o iğrenç hissini tatmaktan kaçan insanlardır bunlar. Bırakın biraz yorulsun beyniniz hayal kurmaktan. Oldu bittilerden ne kazandınız? Sorumluluklarınız ne kazandırdı size? İlişki yaşayabilmektir kendini öldürmeden.biri yaşayacak diye ona tüm nefesinizi vermek ise intihar etmektir. Pencerenin önündeki menekşenize bir karbondioksit verdiğinizde hem siz hem de çiçeğiniz nefes alır. Bırakın nefesiniz size kalsın yani bize. İlişki içine girdiğiniz bütün güzel saniyelik insanlara.
MERVE ARCASOY

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sana tüm benliğimle katılıyorum gerçek bu biri nefes alsın diye uğraşmakmak sınırsız işkence ve kesin intihardır.Bu yoldan dönenlere,gerçeği görenlere ne mutlu!