12 Mayıs 2010 Çarşamba


Urfa'ya gitmek istiyorum. Olmaz biliyorum. Yok hava sıcak, yok bıdı bıdı bıdı. Aman hayatta her boka bir engel var. Engelsiz birşey var mı? Hepimiz engelli değil miyiz? Belki de özürlü, engelli dediklerimizden daha engelliyiz. Mahalle baskısı dedikleri şey insanın üç, beş kişi toplandığı her yerde var. Nietsche ne demiş? Yoksa Spinoza mıydı?! İnsan insanın kurdudur!

Ve Sokrates ne demiş? Kendini Tanı! Birbirimizin önüne çelme takmaktan başka ne yapıyoruz ki?


Para verin biraz da,ben de gideyim biraz Anadolu ve Mezopotamya'ya. Erkek gelmedik ki şu dünyaya istediğimizi yapalım...İnsan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuş olarak yaşar...

Demiş yüce ağabeyimiz Jean Jacques Rousseau...Ne kadar doğru...


Bir türküyle devam edelim o vakit, ki bu türkü benim için candır, ciğerdir.


Urfa’nın Etrafı Dumanlı Dağlar,
Ciğerim Yanıyor Aney Gözlerim Ağlar,
Benim Zalim Derdim Cihanı Dağlar.
Gezme Ceylan Bu Dağlarda Seni Avlarlar,
Anaydan Babaydan Yardan Ayrı Koyarlar.
Urfa Dağlarında Gezer Bir Ceylan,
Yavrusunu Kaybetmiş Ağlıyor Yaman,
Yarimin Derdine Bulmadım Derman.
Gezme Ceylan Bu Dağlarda Seni Avlarlar,
Anaydan Babaydan Yardan Ayrı Koyarlar.
Ceylan Senin Gibi Yüreğim Yara,
Cihanda Derdime Anam Bulmadım Çare,
Bir Yavru Kaybettim Gözleri Kara.
Gezme Ceylan Bu Dağlarda Seni Avlarlar,
Anaydan Babaydan Yardan Ayrı Koyarlar.



Kurtluktan da sıkıldım, kuzuluktan da. En iyisi ben bir demlik çay olayım.

Hiç yorum yok: